DSpace
 

EMU I-REP >
03 Faculty of Business and Economics >
Projects and Reports – Business and Economics >

Please use this identifier to cite or link to this item: http://hdl.handle.net/11129/1890

Title: KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NDE İSTİKRARLI VE SÜRDÜRÜLEBİLİR EKONOMİK BÜYÜME SEKTÖR TEMELLİ ANALİZ VE POLİTİKA ÖNERİLERİ
Authors: Besim, Mustafa
Sertoğlu, Kamil
Keywords: ekonomik kalkınma, sürdürülebilir ekonomik büyüme, sektör temelli analiz,
tarım, imalat sanayi, inşaat, ticaret, turizm yüksek öğretim
ekonomi politikaları
KKTC
Issue Date: 2015
Abstract: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) kısa ekonomik geçmişinde, uluslararası camia ile yeterli etkileşim ve işbirliğinden uzak kalması nedeniyle zaman içerisinde kendine özgü ekonomik politikalar ve kurumsal yapılanma ile halkının ekonomik ve sosyal yaşamını geliştirmeye ve refah düzeyini artırmaya çalışmıştır. Tipik küçük ada ekonomisi özellikleri taşıyan KKTC ekonomisi; küçük ölçekli iç pazar, kısıtlı doğal ve beşeri kaynaklar, ağırlıklı olarak hizmet üretimine dayalı mikro ekonomik bir yapıya sahiptir. Devlet Planlama Örgütü (DPÖ) 2014 yılı tahmini milli gelir rakamlarına göre 8 milyar 651 milyon Türk Lirası (TL) değerinde gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) hesaplarken, kişi başı gelirde yaklaşık olarak 15.000 ABD dolarına yakın bir seviyededir. Resmi istatistiklere göre değerlendirildiği zaman KKTC, yüksek gelirli gelişmekte olan ekonomiler seviyesinde durmaktadır. KKTC diğer benzer küçük ekonomilerde olduğu gibi ekonomik gelişimini dış pazarlara erişimle, dış talebi artırarak sağlamaya çalışmaktadır. Ancak, devam eden Kıbrıs sorunu dış pazarlara erişimi zorlaştırdığı gibi, ülkedeki yatırım ikliminin iyileşmesine de engel olmaktadır. Çözümsüz duran Kıbrıs sorunu iş yapılabilirliği zorlaştırmakta ve ekonomik kalkınmanın önünde bir belirsizlik olarak durmaya devam etmektedir. Bunun yanında ürün (mal ve hizmet) piyasasındaki aksaklıklar, finansman maliyeti, işgücü piyasasındaki sorunlar, kamu kesiminin ekonomiye yük olması ve cari bütçenin büyüklüğü nedeniyle yatırım bütçesinin yetersiz kalması gibi yapısal iç sorunlar nedeniyle esnek ve rekabet edebilirliği yüksek bir ekonomi yaratılmasında zorluklar yaşanmaktadır. Mikro ölçekli KKTC ekonomisi sürekli olarak bünyesinin kaldırabileceğinin çok üzerinde yaşadığı şiddetli dalgalanmalarla genel ekonomik yapıya ve dolayısıyla işletmelere ve hane halklarına ağır darbeler vurmakta, öngörülebilirliği ortadan kaldırmaktadır. Ekonomide makro anlamda gözlemlenen bu gelişmeler aslında temelde büyümenin kaynağı olan sektörlerden kaynaklanmaktadır. Süregelen bu durum işletmelerin gerekli fiziki ve beşeri yatırımlardan kaçınmasına ve ekonomik gelişim için elzem olan güçlü işletme yapılarının oluşturulmasını da engellemektedir. Ayrıca ekonomide istenilen istihdam imkânlarını da yaratmadığından işsizlik özellikle gençler arasında ciddi bir sorun halini almıştır. Gelinen aşamada belirtilen sorunlara çözüm bulma ve ekonomide istikrarlı ve sürdürülebilir bir büyümeyi sağlamak için, Kıbrıs sorununu veri olarak kabul ederek, içte KKTC ekonomisinde sektör temelli yapısal politikalar geliştirme ihtiyacı bulunmaktadır. Bu çalışma bahse konu ihtiyaca yönelik olarak hazırlanmıştır. Çalışmada KKTC ekonomisinin gelir kaynaklarını önemli ölçüde sağlayan altı (6) değişik sektör derinlemesine incelenerek olabildiğince sektör spesifik politikalar geliştirilmeyle çalışılmıştır. 9 Çalışmanın sektör temelli kısmına çerçeve oluşturmak ve toplamda çalışmanın bir bütünlük içerisinde olmasını sağlamak adına ilk olarak KKTC ekonomisi genel olarak değerlendirilmiş, ardından makroekonomik tespitler yapılarak sorunlar özetlenmiştir. Belirlenen sorunlara yönelik öncelikle vizyon ve sonrasında da makroekonomik politika önerileri geliştirilmiştir. KKTC’nin ana makroekonomik sorunlarının ekonomi yönetişim sorunu, ekonomik vizyon ve hedef yoksunluğu, düşük fiziki yatırım oranları, yatırımların üretimi artıracak ve verimli alanlara yönlendirilememesi, düşük ulusal tasarruf oranı, bütçe açıkları ve mali bağımlılık, kayıtdışı ekonomi sorunu, işgücü yapısı ve işsizlik, yasal altyapının yetersiz kalması, proje geliştirme ve kamu proje yönetim yetersizliği, rekabet gücünün düşüklüğü, yargı sisteminin yavaş çalışması nedeniyle ekonomiye çözüm ve adalet sağlamada yetersiz kalması, kamu hizmet kalitesinin düşüklüğü, ürün piyasalarındaki aksaklıklar, dış satımda pazarlara yeterli erişimin olmaması ve buna bağlı olarak düşük kapasite kullanımı sorunu, kamu yetkilerinin etkin kullanılamamasına dayalı otorite ve yaptırım sorunu, finansman maliyetlerinin yüksekliği olarak özetlenmiştir. Ekonomide istikrarı sağlamak adına makroekonomik politikalar büyük önem arz etmektedir. Ekonomi politikaları geliştirilirken esasen bireylerin refahı baz alınarak geliştirilmelidir. Bu bağlamda geliştirilecek olan politikaların belli kesim ve grupların çıkarına olacak şekilde değil de, toplumun geneline yönelik refahı artırıcı olmasına özellikle dikkate edilmelidir. Bunun yanında ülkedeki sınırlı kaynaklar israf edilmeden, verimlilik ve etkinlik esas alınarak uygun alanlara yönlendirilerek kullandırılmalıdırlar. Ülkenin kısıtlı iç pazar yapısı dikkate alınarak ekonomik gelişim için genel yaklaşımın dış pazar odaklı, katma değeri yüksek mal ve hizmetlerin geliştirilmesine yönelik olmalıdır. Bu nedenle özel sektörün yenilikçi ve ürün geliştirebilen bir yapıya dönüştürülmesi gerekmektedir. Özel sektörün üretim kapasitesinin gelişmesi istihdam imkânlarını artıracağı gibi, ekonomiden sızıntıları da azaltabilecektir. Kıbrıs sorunu nedeniyle uygulanacak destek politikalarının oluşan dezavantajlı durumları dikkate alarak, ortaya çıkan sorun kaynaklı ilave maliyet ve diğer yükleri giderecek şekilde planlanıp uygulanmalıdır. Ancak bu şekilde işletmelerin rekabet edebilirliği artırılarak dış pazarlara erişim artırılabilecektir. Bu esaslar dikkate alındığında ekonomik vizyonu: “Ekonomide kapsayıcı büyüme sağlayarak yerel istihdam yaratan, çevreyi koruyup geliştirerek kalkınan, topluma refah artışı sağlayacak, sosyal devlet olgusunu destekleyecek, kendine yeten, değişime ayak uydurabilen yenilikçi ve rekabetçi bir ekonomi oluşturma” hedefini taşımalıdır. Belirlenen bu vizyona ulaşabilmenin yolu ekonomideki pastayı büyütmekten geçmektedir. Bu nedenle başta toplam talebi artırmak gerekmektedir ki bu da ancak özel sektörün dış pazar odaklı bir yapıya geçişi ile mümkün olabilecektir. Dış pazarlara yönelik mal ve hizmet geliştirme esaslı çalışacak işletmelerin de üretim kapasitelerini artırmaları gerekecektir. Bu 10 bağlamda işletmelerin rekabet gücünü artıracak, onları verimli kılacak ve üretim kapasitelerini geliştirecek dış pazar odaklı politikalar üzerinde durulmalıdır. Diğer yandan Devletin yapacağı fiziki ve yasal düzenlemeler de iş yapabilirliği kolaylaştıracak, ekonomide adaleti sağlayacak, tüketici hakları-sağlığı, rekabeti, çevreyi koruyacak ve geliştirecek yönde olmalıdırlar. Bu bağlamda KKTC ekonomisini canlandırıp harekete geçirmek için öncü sektörler olarak Yükseköğrenim, Turizm ve inşaat-konut- sektörlerinin seçilmesi yerinde olacaktır. Bunun yanında orta vadede üniversiteler avantajını da kullanarak bilişim sektörünün oluşturulması doğru planlama ve yatırımlar ile hedeflenmelidir. Belirtilen öncü sektörlerdeki gelişimin ekonomiye etkileşimini artırmak ve sızıntıları azaltmak için destekleyici (tamamlayıcı) sektörler olarak da sanayi ve tarım sektörü öngörülmelidir. Hükümetlerin öncü sektörleri belirlemede ve onları güçlendirme bağlamında uygulanacak ekonomi politikaları tutarlı ve net olmalıdır. Belirlenen ekonomik vizyon ve sektörlerle ilgili öngörülere dayalı olarak ekonomide yeni bir yönetim anlayışıyla ekonomik yönetişim, kapsayıcı politikalar geliştirebilecek ve gerekli koordinasyonu sağlayacak şekilde yapılandırılması gerekecektir. Bu bağlamda çalışma, makroekonomik istikrar için, mali disiplinin sağlanması, finansman maliyeti düşürücü, yapısallaşan işsizliğin minimize edilmesi, kamu yönetiminde etkinlik, fiziki ve yasal altyapıların iyileştirilmesi ve dış ticaret rejimi ile ilgili politika önerilerinde bulunmuştur. KKTC ekonomisinin gelişimi ve kalkınmayı sağlamak için makroekonomik politikalar ile mikroekonomik politikaların bir bütünlük içerisinde düşünülmesi gerekmektedir. Bu bağlamda mikro ekonomik reform ve politikalar esasen işletmeler üzerine yoğunlaştırılmalıdır. Bunun yanında yatırım ortamının iyileştirilmesi ve iş yapabilirliğin iyileştirilmesi, ürün (mal ve hizmet) geliştirme ve uzmanlaşma politikaları, işletme stratejilerini geliştirecek rekabet edebilirliği geliştirici politikalar, piyasalarda rekabet koşullarını sağlamaya yönelik düzenlemeler ve tedbirler üzerinde durulmalıdır. Çalışmada işletmelerin rekabet edebilirliğinin düşük olduğu ve bunu geliştirmek için bir taraftan toplam kalite yönetimlerinin iyileştirmesi diğer taraftan da bilgi, iletişim ve teknoloji kullanımının artırılmasının gerekliliği ortaya çıkmıştır. Ülkemiz için yükseköğrenim bir başarı öyküsü olarak görülmektedir. Kısa bir süre içerisinde hem öğrenci hem de üniversite sayısı süratli bir artış göstermiştir. Bununla birlikte hem öğrenci kalitesi hem de kurum kalitesi olarak büyük bir çeşitlilik oluşmuştur. Daha fazla öğrenci getirme hedefi doğrultusunda üniversiteler kendi güçlü ve zayıf yönlerini dikkate alarak birbirinden farklı hedef ve stratejiler oluşturmuştur. Ancak ülkemizdeki çeşitli yükseköğrenim kurumları ile ilgili algılar ülkenin tüm kurumları ile ilgili algıları etkilemektedir. Her bir yükseköğrenim kurumunun imajı, diğerlerini de doğrudan etkilemektedir. 11 Diğer sektörlerden farklı olarak yükseköğrenimde öğrencinin mezuniyeti sonrasında da eğitim kurumunun devamlılığı çok önemlidir. Yani kurum ile öğrenci arasında sadece bir hizmet alış verişi söz konusu değildir. Öğrencinin diplomasını taşıdığı kurum ile ilişkisi yaşam boyu sürmektedir. Kurumun itibarı bu açıdan çok önemlidir. Dolayısıyla yükseköğrenim konusunda sürdürülebilirlik ve uzun vadeli hedefler gereklidir. Kurumlar tarafından belirlenecek hedefler sürdürülebilir olmalıdır ve kısa dönemli kazançlar için uzun dönemli sürdürülebilirliği tehlikeye atmamalıdır. Yükseköğrenim kurumlarının ve ülkedeki yükseköğrenim imajının zarar görmesi durumunda yeniden inşası çok zordur. Ülkemiz için çevresel, toplumsal, etkileri de dikkate alarak gerçekçi ve sürdürülebilir yükseköğretim hedefleri belirlenmelidir. Toplumdan, meslek yaşamından, ilgili işletmeler ve kurumlardan soyutlanmış bir yükseköğrenim düşünülemez. Kontrolsüz bir şekilde öğrenci sayılarının artmasının oluşturabileceği toplumsal sorunlara dikkat edilmelidir. Çalışma kapsamında gerçekleştirilen anket bulgularına göre öğrencilerin ülkemize geliş sebepleri mecburiyet ve tercih olarak iki temel gruba ayrılabilmektedir. Türkiye’den gelen öğrencilerin genellikle istedikleri programa Türkiye’de yerleşemedikleri için ülkemizde bulunduğu, oysa 3. ülkelerden gelen öğrencilerin genellikle ülkemizin sunduğu yaşam koşullarını tercih ettikleri görülmektedir. Öğrenci harcamaları ile ilgili anket bulguları TC uyruklu öğrencilerin ortalama yıllık 30 bin Türk Lirası harcama yaptıkları, 3. ülke uyruklu öğrencilerin ise 25 bin Türk Lirası harcama yaptıklarını ortaya koymaktadır. Bu da 2014 rakamlarıyla yabancı öğrencilerin ülkemiz ekonomisine doğrudan 1,7 milyar Türk Lirası, GSYİH’nın %20’si kadar harcama yaptıklarını göstermektedir. Anketin diğer bir bulgusu da öğrencilerin üniversite harcı olarak ödemekte oldukları miktarların üniversitelerin ilan ettiği harçların da çok altında olduğunu ortaya koymaktadır. Üniversiteler öğrenci talebini yüksek tutabilmek ve sağlıklı bir nakit akışı sağlayabilmek için daha düşük harçlar ve başarıya dayanmayan burs imkânları kullanmaktadırlar. Üniversitelerimizin resmi harçlarının zaten Türkiye ve diğer ülkelerde faaliyet gösteren ücretli üniversite harçlarının çok altında olduğu da dikkate alındığında daha kaliteli üniversite algısının oluşması harçların da yükseltilmesini sağlayabilecektir. Üniversitelerimizin artan talep karşısında kısa dönemli gelir yaratma hedefi yerine daha seçici davranıp kalite imajını güçlendirmeleri hem daha yüksek harçlarla öğrenci çekebilmelerini hem de uzun vadede öğrenci talebinde oluşacak yükselip alçalmalardan daha az etkilenmelerini sağlayacaktır. Turizm sektörü ülke ekonomisinin lokomotifi olan hizmet sektörünün temel aktörlerinden bir tanesidir. Ülke turizm sektörü incelendiği zaman mevcut potansiyelini yeterince kullanamadığı görülmektedir. Sektörün potansiyelini artıracak şekilde sürdürülebilir gelişimin sağlanması için öncelikle orta ve uzun dönemli stratejiler ve buna bağlı olarak atılması gereken adımların belirlenmesi gerekmektedir. Ayni şekilde; son dönemlerde kullanılan ve sektöre göreli bir ivme kazandıran teşvik sistemi gözden geçirilerek geliştirilmeli, tanıtıma ayrılan fonlar artırılarak istikrarlı kılınmalı, yarım kalmış ve Kalkınma 12 Bankası kaynaklı sorunlu otellerin yeni bir programlı yaklaşım çerçevesinde turizme kazandırılmalı, 3-4 yıldızlı otellere kalite ve standart artırıcı yatırım teşvikleri sağlanmalı ve özellikle teşvik sağlanan tesislerde uygun yerli ürünlerin kullanımı yasal zorunluluk haline getirilmelidir. Tüm bunların ötesinde ülke turizminin sürdürülebilir gelişimi için hayati öneme sahip Alternatif turizm için bir ‘strateji belgesi’ hazırlanıp ivedilikle hayata geçirilmelidir. Sektörün maliyet yapısı dikkate alınarak ‘ucuz turist’ konseptinden “markalaşmış alternatif turizm” konseptine geçilmesi sektörün uzun vadeli hedefi olmalıdır. Bu bağlamda kongre, sağlık, eko turizm vs. gibi alternatif turizm alanları içerisinde ülke için öncelikli olanlar ortaya çıkarılıp sektörün gelişimi için planlı adımlar atılmalıdır. İthalata bağımlı ve milli gelirin yaklaşık üçte birini ithalata harcayan bir ekonomide Ticaret sektörü ekonomide önemli bir yer tutmaktadır. Ticaret sektöründe ağırlıklı olarak ithalat yapan ve bu ürünlerin toptan ticareti ile uğraşan işletmeler yer almaktadır. Sektörde kısıtlı sayıda firma da yurt içinde üretilen hafif sanayi ürünlerin yurtdışına satışı (ihracat) ile uğraşmaktadır. Ticaret sektörü dış bağlantıları nedeniyle dış pazarlardaki gelişmelere en açık sektörlerin başında gelmektedir. Bu nedenle bu sektöre yönelik uygulanacak politikaların Kıbrıs sorunu kaynaklı olumsuzlukları dikkate alır nitelikte olması gerekmektedir. Navlun, paketleme, kalite ve standart desteği gibi uygulamalar yanında ihraç ürünlerin ithal girdilerine de özel vergi ve fon uygulamalarına ihtiyaç bulunmaktadır. Dış ticaret yanında yurtiçi ticaret de özellikle 2003 yılında kapıların açılması sonrası farklı destek ve yönlendirmelere ihtiyaç duymaktadır. Güneye kayan ticareti Kuzey’de tutabilmek ve ilaveten Güneydeki tüketicilerin de Kuzey’de tüketim yapmasını cazip hale getirecek politikalara ihtiyaç bulunmaktadır. Ticaret sektöründe verimlik ortalama %3,8 olarak hesaplanırken, son yıllarda sektöre yapılan yatırımlardaki gerileme ile kişi başı üretimde gerileme gözlemlenmiştir. Ticaret sektöründe verimliliği ve hizmet kalitesini artırmak amacıyla teknolojik ve lojistik yatırımların artırılması ve desteklenmesi gerekmektedir. Bunun yanında ticaret hizmetleri (satış sonrası dahil) standartlarının iyileştirilmesi için uluslararası hizmet kalite belge ve sistemlerin erişiminin özendirilmesi ve sonrasında gerekli denetimin yapılması gerekmektedir. Ticaret sektörünün diğer sektörlerle kümeleşmeye gitmesi yerel ve dış pazarlara daha etkin erişimi sağlayabilecektir. Finansman maliyetlerini azaltıcı ve fon akışını sağlamak için, Factoring, leasing, alacak sigorta sistemi gibi araçların oluşturulması ile işletme sermayesi güçlendirilebilecektir. Kullanılan yabancı paraların yarattığı kur riskini minimize etmek için ise opsiyon, ileri kontrat gibi türev piyasaları enstrümanlarının kullanılması için adımlar atılması gerekecektir. Ticari işlemlerin (ithalat ve ihracat aşamalarına) basitleştirilmesi ve elektronik ortamda işlem yapmaya imkân sağlayacak yapıların oluşturulması gümrüklerdeki zaman vergisini de azaltarak raf fiyatlarına olumlu etki yapabilecektir. Ayrıca, ülkedeki iflasların önlenmesi ve iflasların ekonomide yarattığı zincirleme etkisiniasgariye indirmek için “Erken Uyarı Sistemlilerinin” kurulması da gerekmektedir. 13 Tarım sektörü, ülke ekonomisinin küresel ticarete entegre olması durumunda rekabet edip kazanç sağlayacağı sınırlı sayıdaki sektörlerden bir tanesidir. Başta erkencilik olmak üzere pek çok göreli avantaja sahip olmasına rağmen sektör gerek fiyat istikrarı, gerek tüketici refahı gerekse de üretici refahı anlamında çok yönlü yapısal sorunlara sahiptir. Ayrıca son yıllarda kontrolsüz büyüyen büyükbaş süt üretimi ve her geçen yıl sürdürülebilirlik ve rantabl işletme koşullarından uzaklaşan narenciye sektörü ve bunlara bağlı bütçesel sorunlar da karşımıza çıkmaktadır. Sorunların çözümünde ise piyasada pahalılık yaratan fiyat destek siteminden gelir destek sistemine geçiş ilk önemli adım olmalıdır. Buna bağlı olarak çiğ süt üzerinden sağlanan fiyat desteğinin kaldırılarak kota sisteminin bütçesel olanakların çerçevesinde revizyonu da gerekmektedir. Ayni şekilde tüketici refahını olumsuz etkileyen tarımsal ürünlerdeki ithalat rejimi de yeniden kurgulanmalı ve öncelikli adım olarak beyaz etin ithalatı makul korumacılık tedbirleriyle serbest bırakılmalıdır. Ülkede üretim avantajına sahip olduğumuz bal, patates gibi pek çok ürünün işleme kapsamındaki yetersizlik nedeniyle hizmet sektörü bu ve pek çok ürünü ithal etmekte, bu durumun değişmesi için de ürün işleme ve tarımsal katma değer yaratma anlamında kapsamlı programlar geliştirilmelidir. Sektörün potansiyelini olumlu etkileyecek bir diğer unsur da müdahale kurumlarının işleyiş felsefelerinin yeniden kurgulanarak tek fiyat sistemi yerine özel işletme mantığıyla hareket eden esnek bir modele kavuşmaları olacaktır. Sanayi sektörü de tarım sektörü gibi ülke ekonomisinin tamamlayıcı sektörlerinden bir tanesidir. Sanayi sektörünün durumuna bakıldığı zaman sektörün pek çok yapısal ve sistem kaynaklı sorun ile boğuştuğu görülmektedir. Mevcut sorunların başında ise, organize sanayi bölgelerinin altyapı sorunlarının giderilmesi, ihracattaki sorunlar, teknoloji yetersizliği, enerji maliyetlerinin yüksekliği vs. gibi konular gelmektedir. Söz konusu sorunların giderilmesi için de halen kullanılan devlet kaynaklı teşvik sisteminin yeniden kurgulanması, yakın geçmişte kullanılmaya başlanılan faiz destek programlarının geliştirilmesi, programların yürütülmesinden sorumlu Ekonomi Bakanlığı-KOBİGEM Merkezi’nin yasallaştırılarak kapasitesinin artırılması, finansmandaki teminat sorunlarının giderilmesi, ortaklık ve kümeleme çalışmalarının teşviki vs. gibi adımlar yardımcı olacaktır. İnşaat sektörü ekonomide çok sayıda alt sektörü tetiklediğinden ekonomik büyümeye önemli oranda katkı yapabilen sektörlerin başında gelmektedir. Özellikle 2002 sonrası dönemde ülkede yaşanan hızlı büyümenin lokomotifi inşaat sektörü olmuştur. Sektörün GSYİH’deki payı yüzde 7 dolaylarında, istihdam payı ise %8 civarındadır. Kıbrıs sorunundaki belirsizliğin ve özellikle mülkiyet rejimindeki belirsizliğin en fazla etkilediği sektör inşaat sektörüdür. Bu nedenle bu sektörde yaşanan mülkiyet bazlı belirsizliklerin giderilmesine yönelik politika uygulamaları sektörün gelişimi açısından hayati önem taşımaktadır. Ayrıca sektörde bir dönem yaşanan yabancı alımları ve bu kesimlerin yaşadığı ilave bürokratik sorunlar (tapu devri, alt yapı vd.) merkezi ve yerel yönetimler tarafından hızlı ve uzmanlaşmış birimler tarafından ele alınarak çözümlenmesi sektöre olan güveni ve ilgiyi artıracaktır. 14 Sektörde talebe yönelik destek ve uygulamalar yanında sektörün denetlenip düzenlenmesine yönelik uygulamalar da sürdürülebilir bir yapılaşma ve planlı şehirleşme adına önem taşıyan politikalardır. Ani ve hızlı gelişen çarpık kentleşme ve yapılaşma beraberinde sosyal ve çevresel sorunlar da getirmiş bu nedenle bu sorunlarla tekrar yüzleşmemek adına güncel imar planlarına, mevzuata ve etkin denetimlere ihtiyaç vardır. Bu alandaki yapıların oluşmasına yönelik olarak ilgili mevzuatın ivedi bir şekilde hazırlanarak yasallaşması veya mevcut olanların güncellenmesi gerekmektedir. Sektördeki imar izinlerinin ve emirnamelerin düzenlenip belirsizliklere ve güvensizliklere prim vermemesine dikkat edilmeli, yatırım ve imar bölgelerinin ülkesel fiziki plan çerçevesinde belirlenerek hangi yıllar boyunca ve ne kadar bir kapasiteye ulaşıncaya kadar bölgelerin genişletilebileceğinin ilan edilmesi yoluyla piyasada öngörülebilirlik yaratılması gerekmektedir. Ülkede müteahhitlik hizmetlerinin gelişimi için inşaat sektörünün büyük ölçekli taahhütlü işlerinin yerli firmalardan oluşacak konsorsiyumlar tarafından yapılması için gerekli mekanizmalarının yaratılması, bunun yanında ülkeye know-how ve yeni sabit sermaye sağlayacak yabancı yatırımcılarla ortaklıkların teşvik edilmesi de teşvik edilmelidir. Altyapı yatırımlarının planlanması ve projelendirilmesi için Kamu Yatırımlar Merkezi’nin oluşturulması sektörün ve toplamda ekonominin absorbe kapasitesini artırabilecektir. Bunun yanında yap-sat sektöründe güvenilirliği artırmak için Devlet Oda işbirlikleri ile kontrol ve denetim mekanizması oluşturulması gerekmektedir.
Description: İşbu çalışma, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakanlığı ile Doğu Akdeniz Üniversitesi arasında imzalanan “Ekonominin Geliştirilmesine Yönelik Projelerin Yürütülmesine İlişkin Protokol” çerçevesinde hazırlanmıştır. Rapor, Mustafa Besim koordinatörlüğünde aşağıda ismi geçen uzmanların hazırladıkları dokümanlar temel alınarak Kamil Sertoğlu ile birlikte yazılmıştır.  Mustafa Besim; Doğu Akdeniz Üniversitesi, İşletme ve Ekonomi Fakültesi  Kamil Sertoğlu; Doğu Akdeniz Üniversitesi, İşletme ve Ekonomi Fakültesi  Cem Tanova; Doğu Akdeniz Üniversitesi, İşletme ve Ekonomi Fakültesi İşle  Sami Fethi; Doğu Akdeniz Üniversitesi İşletme ve Ekonomi Fakültesi  Sevin Uğural; Doğu Akdeniz Üniversitesi İşletme ve Ekonomi Fakültesi  İsmail Sıla; Girne Amerikan Üniversitesi, İşletme ve Ekonomi Fakültesi  Tufan Ekici; Orta Doğu Teknik Üniversitesi (KKTC Kampüsü), İktisat Programı  Nezahat Küçük; British University of Nicosia, İşletme ve Ekonomi Fakültesi Çalışmada Derviş Kırıkkaleli, Girne Amerikan Üniversitesi ve Mehmet Candemir, Doğu Akdeniz Üniversitesi, asistan olarak görev almışlardır. Yukarıda adı geçenlerin mümkün olan azami ölçülerde bilimsel yöntem ve teknikler kullanarak oluşturduğu bu raporda öne sürdükleri fikir ve görüşler tamamen kendilerine aittir ve çalıştıkları kurumları bağlamamaktadır.
URI: http://hdl.handle.net/11129/1890
Appears in Collections:Projects and Reports – Business and Economics

Files in This Item:

File Description SizeFormat
KKTC Ekonomisi, Sektör Temelli Analiz ve Politika Önerileri.pdf6.31 MBAdobe PDFView/Open


This item is protected by original copyright

Recommend this item
View Statistics

Items in DSpace are protected by copyright, with all rights reserved, unless otherwise indicated.

 

Valid XHTML 1.0! DSpace Software Copyright © 2002-2010  Duraspace - Feedback