Representations of Exile in Palestinian Fiction

Abstract

1948 is the year in which many Palestinians have had to face the crippling effects of dispossession and displacement from the land of Palestine. Palestinians refer to that year as „Al-Nakba‟, the catastrophe. This set the Palestinian fiction into motion to represent the crippling effects of dispossession and displacement. Palestine became bound in memories for many of the refugees, migrants, exiles that these conditions produced. The events that took place in the Middle East after 1948, the six day war in 1967, the Israeli invasion of Lebanon and the atrocities in the refugee camps in 1980s further intensified the deprivation, the suffering of Palestinians and the burden of their memories of Palestine. They produced works of fiction that primarily represented these events, a romanticized version of Palestine prior to these events and the problems Palestinians have had to face afterwards. Ghada Karmi‟s autobiography In Search of Fatima: A Palestinian Story is a clear example of this tradition that will be studied under the typology of „first wave‟. The autobiography as well as other works mentioned or studied makes this tradition much more visible. On the other hand, it has been 65 years since the first exiles ran away from what they knew as their home. For 65 years they have been living in their new home whether it is England, America or a refugee camp. The primacy of the disturbing political events of 1948 and 1967 is slowly losing its thematic value in the representation of Palestinian exile. The „inbetweenness‟ of Palestinian exile is not the end result of these representations anymore, but a characteristic that continuously reshapes it. Samir El-Youssef‟s novella The Illusion of Return holds the characteristics of „second wave‟ style of representation. The study of these representations provide the dialectics of the representations of exile and help us in placing these representations under these two lucid categories in which the various variations between these two styles of representation could be understood . The categories distinguish the representations according to the primacy of events they represent and what they suggest about Palestinian exile. It seems a necessity to study these texts under these two lucid categories since the characteristics of representation of exile seem to hint at various shifts and turns in relation to the stance of these Palestinian exiles towards nationalism which tends to produce hybrid identities. Keywords: Palestine, Exile, Representation, Gender.

ÖZ: 1948 yılı Filistinlilerin, Filistin denen diyardan yersizleşmesinin ve yurtsuzlaşmasının felç edici gerçekliğiyle yüzleşmelerinin yılıdır. Filistinliler bu olaya felaket anlamına gelen “Al-Nakba” derler. Yaşanan olaylar, ortaya çıkan yersizleşmenin ve yurtsuzlaşmanın kurgudaki temsiliyeti için Filistin kurmacasını harekete geçirmiştir. Filistin mültecileri, göçmenleri ve sürgünleri için, ülkeleri artık hatıralarında yeralmaya başlar. 1948‟den sonra Orta Doğu‟da yaşanan olaylar; 1967‟deki 6 günlük savaş, 1980‟lerde İsrail‟in Lübnan‟ı işgali ve mülteci kamplarını kontrolü altına alması Filistinlilerin yaşamakta oldukları mahrumiyeti ve acıları güçlendirip, Filistin hatılarlarının yükünün ağırlaşmasına sebep olmuştur. Tarihsel gelişmeler yaşadıkları kayıbı, ait hissettikleri topraklarının, kültürlerinin ve kimliklerinin kurgu içerisinde pek çok farklı şekillerde temsil edilmesine sebep olmuştur,ve bunu yansıtan pekçok edebiyat eseri üretmiştir. Ghada Karmi‟nin In Search Of Fatima: A Palestinian Story adlı otobiyografisi bizim „birinci dalga‟ diye adlandırdığımız bu temsiliyet geleneğinin açık bir örneğidir. Hem bu otobiyografi hem de incelenecek veya bahsedilecek olan diğer eserler bu geleneği gözler önüne serer. Öte yandan, ilk yersizleşenlerin ev olarak bildikleri Filistin‟den kaçışlarının üzerinden 65 yıl geçti. Yeni yurtları bazıları için İngiltere, Amerika, bazıları için mülteci kampları olmuştur.Yeni yurtlarına yerleşmelerinin üzerindende geçen bu 65 yıl içerisinde Filistin sürgününün temsiliyeti, yaşanan rahatsız edici olayların temsiliyetinde 1948‟in ve 1967‟nin edindiği tematik önceliğini zamanla kaybetmeye başladığını da göstermektedir. İkinci dalga temsiliyetinde ise Filistinlilerin arada kalmışlığına olan vurgudan çok melezleşmenin vurgusu yapılmaktadır. Samir El- Youssef‟in The Illusion of Return isimli kısa romanı ikinci dalga diye adlandırdığımız bu temsiliyetin karakteristik özelliklerini taşımaktadır. Bu temsiliyetlerin incelenmesi bizlere hem sürgünün temsiliyetinin diyalektiklerini hem de bu temsiliyetleri „birinci dalga‟ ve „ikinci dalga‟ diye adlandırdığımız şeffaf kategoriler altında ayrıştırıp incelememize yardımcı olmaktadır. İki eserin bu temsiliyet dalgaları altında incelenmesi, Filistin sürgününün yansımalarındaki değişim ve farklılaşımların arada kalmışlıktan melezleşmenin gerçekliğine giden süreci göz önüne serer.