07 Faculty of Architecture
http://hdl.handle.net/11129/43
2024-03-29T14:22:54ZInvestigating Visual Quality of Toddler Recreation Spaces
http://hdl.handle.net/11129/5881
Investigating Visual Quality of Toddler Recreation Spaces
Eruz, Ersun
Visual quality of the recreation spaces is important for every individual but particularly
for infants, toddler and children since they learn through play. It has been observed
that recreation spaces are not designed specifically for a toddler. Several visual
element weaknesses have been observed in toddler recreational areas such as improper
visual elements, arbitrary choices of form, color, light, material, and texture. This study
aimed to investigate the use of visual quality elements as an important factor that plays
a vital role on the formation of visual quality of toddler recreation spaces. In this thesis
study, a theoretical framework is developed as a result of reviewing literature on the
visual quality elements and their role on visual quality formation. 10 case study areas
were then selected as a result of a systematic filtering method and framework was
implemented in order to investigate use and role of visual quality elements on the
formation of visual quality of toddler recreation areas. This qualitative method has
evaluated the use and role of five visual quality elements (VQE) that are: form, color,
light, material, and texture. Particular use of each element was determined and then
their role on the formation of visual quality of toddler recreation spaces was discussed.
This thesis study concludes with a list of recommendations for a betterment of toddler
recreation spaces indoor visual quality. The findings suggest proper penetration of
natural light into recreation spaces rather than over-use of artificial light, use of natural
materials and textures besides creating sub spaces with rectilinear forms for different
functions in order to improve visual quality of the indoor recreation spaces for this
particular user group.
Keywords: Visual quality elements, visual quality, toddlers’ recreation centers,
toddler recreation indoor spaces.; ÖZ:
Bebekler, yeni yürümeye başlayan çocuklar ve çocuklar oyun yoluyla öğrendikleri için
oyun mekanlarının görsel kalitesi onların gelişiminde önemli rol oynamaktadır. Bu tür
mekanların özellikle yeni yürümeye başlayan çocukların gereksinimleri dikkate
alınmadan tasarlandığı gözlemlenmiştir. Bu kullanıcı grubuna ait rekreasyon
alanlarının görsel unsurlarında; uygun olmayan görsel öğeler, biçim, renk, ışık,
malzeme ve doku seçimi açısından rastgele ve uygun olmayan uygulamalar olduğu
saptanmıştır. Bu bağlamda bu çalışma, yeni yürümeye başlayan çocukların rekreasyon
alanlarında kullanılan görsel öğelerin mekanın görsel kalitesini nasıl etkilediğini
araştırmayı amaçlamaktadır. Araştırma görsel kalite elemanları ve iç mekanın görsel
kalite oluşum sürecindeki rollerinin incelendiği literatür taraması sonucunda bir
kuramsal analiz çerçevesinin geliştirilmesi ile başlar. Geliştirilen çerçeve ile sistematik
filtreleme yöntemi sonucunda belirlenen 10 adet yeni yürümeye başlayan çocuklar için
tasarlanmış rekreasyon alanının, iç mekan görsel kalitesinde etkili rol oynayan görsel
kalite elemanları saptanmıştır. Belirlenen nitel araştırma yöntemi ile analiz edilen iç
mekanların görsel kalitesinin oluşumunda etkili rol oynayan 5 görsel eleman: biçim,
renk, ışık, malzeme ve doku’ya ilişkin tespitler yapılmıştır. Her bir elemanın rolüne
ilişkin bulgular sonucunda bu tür rekreasyon alanlarının iç mekanlarında görsel
kalitenin iyileştirilmesine yönelik öneriler geliştirilmiştir. Bu bağlamda bu tür iç
mekanlarda yoğun doğal ışık entegrasyonunun önemi; doğal malzeme kullanımı ve bu
tür malzemelerin yüzey kalitesi ile oluşan dokunun mekana olumlu etkisi ve
mekandaki çeşitli işlevlerin yalın biçimlerin kullanılması ile mekan içinde yaratılan alt
mekanlarla tanımlanmasına ilişkin önerilerin bu grup kullanıcı üzerinde olumlu etkisi
olacağı vurgulanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Görsel kalite elemanları, görsel kalite, küçük çocuklar için
rekreasyon merkezleri, çocuk rekreasyon iç mekanları.
Master of Science in Interior Architecture. Institute of Graduate Studies and Research. Thesis (M.S.) - Eastern Mediterranean University, Faculty of Architecture, Dept. of Interior Architecture, 2021. Supervisor: Prof. Dr. Nil Paşaoğluları Şahin.
2021-02-01T00:00:00ZCo-Creation Model in Cultural Heritage Management Decision-Making Process
http://hdl.handle.net/11129/5878
Co-Creation Model in Cultural Heritage Management Decision-Making Process
Grcheva, Olgica
Co-creation as a recent interdisciplinary methodology comes as a management
initiative. This contemporary, alternative and creative approach is user-based and
focused more on the involvement of the user’s needs / local communities and ideas
rather than the traditional one-way patterns that are passive and focused mainly on the
experts, authorities and top-down decision-making.
The extensive meaning of the term “cultural heritage” is already defined as “multi layered / multi-paradigmatic” which implies to all the man-made and natural
inheritance worldwide”. The CHM (Cultural Heritage Management) decision-making
process as the multifaceted system incorporates mostly a network of participants such
as users, managers, authorities, experts, NGO’s and academicians to deal with the
heritage legacy in the most appropriate manner following the internationally accepted
legislation and regulations. Also, the CHM decision-making process includes and
engages various participants and disciplines in order to be achieved successful
management plans for a better future of the heritage sites.
The main aim of this study is to test co-creation’s impact in CHM decision-making
process. Hence to propose a model that will present the applicability of co-creation in
CHM. Furthermore, to check if co-creation is more suitable rather than already existing
public participation approaches and if it will bring benefits and improvements in the
field of CHM. Also, another aim of this thesis is to present how this relatively new
term which has a wide range of possibilities could be underlined and applied into the
domain of CHM instead of the already existing, less democratic and passive
terminology of public participation in the complex decision-making process.
Additionally, to check and prove whether the model could be beneficial for various
geographies and contexts.
This thesis is elaborated through 5 Chapters initially by defining the problems,
research questions, hypothesis, methodology and limitations (Chapter 1). Extensive
literature reviews on main keywords such as: public participation, CHM and co creation are provided in the theoretical chapters (Chapters 2 and 3). Examined
International Legislation (Charters and Documents), models (Ladders, IAP2
Spectrum, Co-creation wheels, Platforms, Toolkits), case studies from various
contexts (developed and developing countries) are provided to identify the weak
points of the implemented public participation practices in CHM decision-making and
detect their similarities and differences with the co-creation methodology (Chapters 2
and 3). All data collected is reflected in the last chapter of the thesis through the
formation of the co-creation model for improved, bottom up and sustainable CHM
decision-making by the stakeholders (Chapters 4 and 5).
Keywords: Public Participation, Cultural Heritage Management, Decision-making
process, Co-creation; ÖZ:
Yönetim girişimi olarak yakın tarihlerde kullanılmaya başlanan ‘birlikte yaratma’,
disiplinerarası bir metodoloji olarak bilinmektedir. Geleneksel yöntemlerin pasif, tek
yönlü tepeden tabana karar verme süreçlerinin aksine, birlikte yaratma çağdaş,
alternatif, yaratıcı ve hem tepeden tabana hem de tabandan yukarıya çalışan bir yöntem
olarak bilinmektedir.
“Kültürel miras” teriminin geniş anlamı, dünya çapında tüm insan yapımı ve doğal
mirası ifade eden “çok katmanlı / çok paradigmalı” olarak tanımlanmıştır. Çok yönlü
bir sistem olarak kültürel miras yönetimi karar verme süreci, uluslararası kabul görmüş
mevzuat ve yönetmeliklere uygun olarak mirasın en uygun şekilde ele alınması için
çoğunlukla kullanıcılar, yöneticiler, yetkililer, uzmanlar, STK'lar ve akademisyenler
gibi çok katılımcı bir ağ içermektedir. Ayrıca, kültürel miras yönetimi karar verme
süreci, çeşitli katılımcı ve disiplinleri sürece dahil ederek, miras alanlarının daha iyi
bir geleceğe sahip olması için başarılı yönetim planlarını yapmayı hedeflemektedir.
Bu çalışmanın temel amacı, kültürel miras yönetimi karar verme sürecinde birlikte
yaratmanın etkisini test etmektir. Dolayısıyla çalışma kültürel miras yönetiminde
birlikte yaratmanın uygulanabilirliğini ortaya koyacak bir model önermeyi
hedeflemektedir. Bunun yanında, çalışma kapsamında, yönetim planı karar verme
süreçlerinde, mevcut halk katılımı yaklaşımlarından farklı olarak, birlikte
yaratama/oluşturmanın daha uygun olup olmadığı ve kültürel miras yönetimi alanına
ne gibi bir yarar sağlayacağı veya alanı nasıl iyilestireceği iyileştirme getireceği ortaya
konacaktır. Bu amaca bağlı olarak, geniş kullanım alanına sahip olan bu nispeten yeni
terimin, kültürel miras yönetimi alanındaki karmaşık karar alma sürecinde, halihazırda
var olan, daha az demokratik ve pasif halk katılımı terminolojisi yerine nasıl
uygulanabileceği tartışılacak ve önerilecektir. Bunun yanında, çalışmada önerilen
modelin farklı bağlam ve coğrafyalarda kullanılıp kullanılamayacağı da ortaya
konmaktadır. Çalışma beş ana bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde, tezin amacı,
metodu ve araştırma sorularının yer aldığı giriş verilmektedir. İkinci ve üçüncü
bölümde tez çalışmasının kuramsal çerçevesini oluşturan konular- halk katılımı,
kültürel miras yönetimi ve karar verme süreci, birlikte yaratma, halk katılımı ve
birlikte yaratmanın benzerlik ve farklılıkları- tartışılmıştır. Buna göre, halk katılımı,
halk katılımı ile ilgili uluslararası mevzuat, yönetmelikler ve belgeler ile halk katılımı
modelleri ve kültürel miras alanları yönetim planlarında halk katılımının
uygulamadaki eksiklikleri örnek alan çalışmaları ile tezin ikinci bölümünde
tartışılmıştır. Birlikte yaratma modelleri, uygulama alanları ve kültürel miras yönetim
planı karar verme sürecindeki yeri ve uygulanabilriliği ise tezin üçüncü bölümünde
incelenmiştir. Yapılan literatür çalışması ve örnek alan çalışmaları neticesinde,
geleneksel halk katılımı ve birlikte yaratma arasındaki benzerlik ve farklılıklar ile
birlikte yaratmanın kültürel miras yönetim sürecine uygulanabilirliğini ortaya koyan
model önerisi çalışmanın dördüncü bölümünde sunulmuştur. Buna göre, birlikte
yaratma yaklaşımı halk katılımı süreçlerini içinde barındıran ancak halk katılımından
daha öteye bu süreci taşıyan, daha katılımcı, şeffaf ve aşağıdan yukarıya çalışan bir
süreç olarak daha sürdürülebilir, şeffaf ve eşitlikçi bir katılım süreci hedeflemektedir.
Tenzin son bölümünde ise bulgular, sonuç ve gelecekteki çalışmalar için öneriler yer
almaktadır.
Anahtar Kelimeler: Halkın Katılımı, Kültürel Miras Yönetimi, Karar Verme Süreci,
Birlikte Oluşturma
Doctor of Philosophy in Architecture. Institute of Graduate Studies and Research. Thesis (Ph.D.) - Eastern Mediterranean University, Faculty of Architecture, Dept. of Architecture, 2022. Supervisor: Prof. Dr. Beser Oktay Vehbi.
2022-01-01T00:00:00ZThe Effect of Street Design on Walkability in Historic Urban Quarters: Peace Avenue, Sukhum
http://hdl.handle.net/11129/5877
The Effect of Street Design on Walkability in Historic Urban Quarters: Peace Avenue, Sukhum
Pipia, Saida
Walkability is one of the techniques to design more sustainable and livable cities. In
recent decades, cities have become increasingly humane in nature, where the role of
the citizens and their importance in the city has become paramount. This concept is
directly related to quality improvement projects and the improvement of the urban
environment, where pedestrian zones are convenient and easily accessible without
interfering barriers, as well as open spaces for recreation, and well-developed cultural
places, have become the main priorities in the design. The adoption of the new term
"Urban Heritage" has fundamentally changed the appearance of cities, turning them
into huge open-air museums. The museum conservation of the urban environment and
the transformation of the urban environment into open museum galleries have become
the main feature of many cities of our time. The most common positive impacts of the
Pedestrianization of streetscapes in historic urban environments have many
environmental, economic and social benefits. In the light of this framework, the study
aims to determine the significant features affecting walkability in HUQ, in specific to
the historic urban core of Sukhum city, and to what degree the Peace Avenue in
Sukhum is presently walkable.
Keywords: Walkability, Pedestrinazation, Street design, Pedestrian-friendly street,
Historic urban quarters; ÖZ:
Yürünebilirlik, daha sürdürülebilir ve yaşanabilir kentlerin tasarlanmasında sıklıkla
tercih edilen yöntemlerden bir tanesidir. Son yıllarda, kentlinin rolünün ve öneminin
artması ile birlikte, daha insan odaklı yerleşim birimlerine yönelik bir artış olduğu
gözlenmektedir. Yürünebilirlik kavramı, kent çevrelerinde kolay erişilebilir yaya
akslarının oluşturulması; kamusal alanların ve kültürel mekanların yaratılması gibi
konulara odaklanarak, kentsel çevrelerin kalitesinin yükseltilmesini hedefler. 'Kent
Mirası' ifadesinin benimsenmesi ile birlikte degişen kent imgesi, bu alanların açık hava
müzelerine dönüşmesini sağlamıştır. Kent çevrelerine, müze koruma anlayışı
kapsamında yaklasmak tarihi merkezlerde önemli bir öğe haline gelmistir. Sokaklar
gibi kamusal öneme sahip mekanların tarihi merkezlerde yayalaştırılmasının pekcok
cevresel, ekonmik ve sosyo-kulturel yarari bulunmaktadir. Calisma, bu cercevede
Sukhum örnegi özelinde tarihi merkezlere odaklanarak, yürünebilirligi
etkileyebilecek önemli öğeleri belirlemeyi hedeflerken; Sukhum kentinde önemli
ticaret akslarindan biri olan Peace caddesinin ne derecede yürünebilir oldugu
sorunsalına odaklanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Yürünebilirlik, Yayalaştırma, Sokak tasarımı, Yaya Dostu
Sokak, Tarihi Kent çevreleri,
Master of Science in Urban Design. Institute of Graduate Studies and Research. Thesis (M.S.) - Eastern Mediterranean University, Faculty of Architecture, Dept. of Architecture, 2020. Supervisor: Asst. Prof. Dr. Pınar Uluçay.
2020-01-01T00:00:00ZImpact of Green Wall Facade on Residential Building Users in Hot Climates - Famagusta Case
http://hdl.handle.net/11129/5876
Impact of Green Wall Facade on Residential Building Users in Hot Climates - Famagusta Case
Drebika, Rakan Moataz
Today cities have fewer green areas because of newly constructed facilities thus the
surfaces of our existing and upcoming buildings should integrate more vegetation.
Integrating vertical green systems is advantageous for improving aesthetic, mental
health and indoor thermal comfort. The use of a well-designed and managed green
surface systems provides thermal regulation for energy saving buildings with passive
thermal insulation for interior spaces. The aim of this study is to find innovative and
meaningful ways to increase useful vegetation by implementing them into
architectural design processes. Green walls are vertical constructions that are cladded
with various types of plants or other vegetation. The walls frequently have built-in
watering systems since they contain living plants in them.
Integrating green surface systems will decrease energy consumption and increase
thermal comfort throughout the year. With the use of Ladybug and Honeybee in
Grasshopper, running with EnergyPlus, it allows us to simulate the indoor thermal
levels of a residential building in North Cyprus by creating a virtual energy model of
the building in Rhinoceros 3D. By running simulations, the effects of integrating green
surface systems to the exterior walls of the building will be predictable. The simulation
was run three times, the first was to simulate the existing building before integrating
green surface systems to serve as a control, whereas the second and third were to
simulate the same existing building but after integrating green surface systems to the
exterior walls. The average total thermal comfort percent of Döveç Apartment 20
Building with no wall insulation, AC nor HVAC systems was around 35.8%
throughout the whole year. After integrating green surface systems to all the exterior
walls of the building the average was about 45%, which is a 25.7% increase in the
thermal comfort felt by the users of the building.
In conclusion adding green surface systems to exterior facades of a building would
increase the time spent in the thermal comfort zone of a building, which would
decrease energy consumption of thermal regulating systems due to less usage of those
thermal regulating systems by the users throughout the year.
Keywords: Vertical Green Systems, Thermal Comfort Zone, Sustainability,
Residential, Karakol, Famagusta, North Cyprus, Hot Climate; ÖZ:
Bugün şehirler, yeni inşa edilen tesisler nedeniyle daha az yeşil alana sahip
olduğundan, mevcut ve gelecekteki binalarımızın yüzeyleri daha fazla bitki örtüsünü
entegre etmelidir. Dikey yeşil sistemleri entegre etmek, estetik, zihinsel sağlık ve iç
mekan termal konforunu iyileştirmek için avantajlıdır. İyi tasarlanmış ve yönetilen
yeşil yüzey sistemlerinin kullanımı, iç mekanlar için pasif ısı yalıtımı ile enerji
tasarruflu binalar için ısıl düzenleme sağlar. Bu çalışmanın amacı, faydalı bitki
örtüsünü mimari tasarım süreçlerine uygulayarak arttırmanın yenilikçi ve anlamlı
yollarını bulmaktır. Yeşil duvarlar, çeşitli bitki türleri veya diğer bitki örtüsü ile
kaplanmış dikey yapılardır. Duvarlar, içinde canlı bitkiler bulunduğundan, sıklıkla
yerleşik sulama sistemlerine sahiptir.
Yeşil yüzey sistemlerinin entegre edilmesi, yıl boyunca enerji tüketimini azaltacak ve
termal konforu artıracaktır. EnergyPlus ile çalışan Grasshopper'da Uğur Böceği ve Bal
Arısı kullanımıyla, Rhinoceros 3D'de binanın sanal bir enerji modelini oluşturarak
Kuzey Kıbrıs'taki bir konut binasının iç mekan termal seviyelerini simüle etmemizi
sağlıyor. Simülasyonları çalıştırarak, yeşil yüzey sistemlerinin binanın dış duvarlarına
entegre edilmesinin etkileri tahmin edilebilir olacaktır. Simülasyon üç kez çalıştırıldı,
ilki yeşil yüzey sistemlerini kontrol görevi görecek şekilde entegre etmeden önce
mevcut binayı simüle etmek, ikincisi ve üçüncüsü ise aynı mevcut binayı simüle
etmek, ancak yeşil yüzey sistemlerini dış duvarlara entegre etmekti. Döveç Apartmanı
20'nin duvar yalıtımı, klima ve HVAC sistemleri olmayan ortalama toplam ısıl konfor
yüzdesi tüm yıl boyunca %35,8 civarında gerçekleşti. Yeşil yüzey sistemlerinin
binanın tüm dış duvarlarına entegre edilmesinden sonra ortalama %45'e ulaştı ve bu
da bina kullanıcıları tarafından hissedilen termal konforda %25,7'lik bir artış oldu.
Sonuç olarak, bir binanın dış cephelerine yeşil yüzey sistemlerinin eklenmesi, bir
binanın ısıl konfor bölgesinde geçirilen süreyi artıracak, bu da ısı düzenleyici
sistemlerin yıl boyunca kullanıcılar tarafından daha az kullanılması nedeniyle enerji
tüketimini azaltacaktır.
Anahtar Kelimeler: Dikey Yeşil Sistemler, Termal Konfor Bölgesi, Sürdürülebilirlik,
Konut, Karakol, Gazimağusa, Kuzey Kıbrıs, Sıcak İklim
Master of Science in Architecture. Institute of Graduate Studies and Research. Thesis (M.S.) - Eastern Mediterranean University, Faculty of Architecture, Dept. of Architecture, 2022. Supervisor: Prof. Dr. Sadiye Müjdem Vural.
2022-02-01T00:00:00Z