Philosophical Questioning of Architecture with an Emphasis on Feng Shui

Abstract

ABSTRACT: Architecture, which in its most basic description creates space for human habitation, should take the human being as the core of initiation in order to be successful. In this respect, since the beginning of this profession, theories and philosophies have continuously evolved. All ideas in these terms and all described building forms in architecture are efforts to provide better living environments, and thus, conditions to improve the quality of life of human beings in the architecture created. Changes over time, including various world events – economical, social and political - affect the needs of humans with regard to the spaces they use, which in turn require continuous updating. The main task of architecture is to create relevant spaces for people for determined functions. Together with the factors mentioned above, aspects like culture, social behavior patterns and lifestyle, as well as materials, production techniques and structural systems, are also causes of the ever-changing nature of architecture, just like life itself. Throughout this continuous evolution and change, architecture has had as its primary objective the creative organization of materials and forms. This creative process is ultimately part of a mutual relationship with the aforementioned parameters. Feng Shui, on the other hand, is closely relative to the natural environment – a relationship based on the empirical observation of the land form consistent with the flow of chi (living energy) in nature to achieve well being. The aim of this study is to interpret the aspects of “living well” in created architecture from the Feng Shui perspective to enhance the quality of living and contribute to the well being of humans on a scientific basis. Keywords: Architectural Space, Human-being, Philosophy, Feng Shui, Quality of Life.

………………………………………………………………………………………………………………………… ÖZ: Mimarlık, en temel tanımıyla, insanın yaşadığı çevre için mekanlar yaratmaktır ve başarılı olabilmesi için insanı merkezinde barındırmalıdır. Bu bağlamda, mimarlığın meslek olarak ortaya çıkmasıyla teoriler ve felsefeler geliştirilmektedir. Yaratılan mimarlıkta insanın yaşam kalitesini artırmak ve daha iyi yaşam çevresi ve koşulları oluşturmak için yeni fikirler üretilmektedir. Ekonomik, politik ve sosyal anlamda zaman içinde ortaya çıkan değişiklikler insanların mekan gereksinimlerinde de değişiklikliğe yol açmaktadır. Mimarlığın temel görevi insanların ihtiyaç duyduğu fonksiyonları gerçekleştirebilmeleri için gerekli mekanları yaratmaktır. Daha önce belirtilen faktörlere ek olarak kültür, sosyal davranış modelleri, yaşam tarzları; malzeme, üretim teknikleri ve strüktürel sistemlerdeki değişim ve gelişimler, yaşamın kendisinde olduğu gibi, mimarlığın da sürekli değişen yapısı için girdi oluşturmaktadır. Bu sürekli gelişim ve değişim sürecinde, mimarlık kendi yaratıcı sürecinde mekan organizasyonlarını oluştururken yukarıda belirtilen parametrelerle yakın bir ilişki içerisindedir. Öte yandan Feng Shui insan ve doğal çevresi konusuyla yakından ilişkilidir. Yaşam enerjisini (Chi veya Qi) kullanarak yerleşim bölgelerinin gözlemlenmesi ve analiz edilmesiyle insanın kendisini daha iyi hissetmesi için çalışmaktadır. Bu çalışmayla, Feng Shui bakışaçısıyla yaratılan mimarlıkta yaşam kalitesinin artırılmasına neden olabilecek durumlar bilimsel bağlamda ele alınarak insanın “iyi yaşaması” sorgulanmaktadır. Böylece, fiziksel varlığı olmayan “iyi yaşam” kavramı ölçülebilir bir boyuta taşınarak bir değerlendirme metoduyla analiz edilmektedir. Anahtar Kelimeler: Mimari Mekan, İnsan, Felsefe, Feng Shui, Yaşam Kalitesi.