Abstract:
This study investigates the role of women in England renaissance during sixteenth century. Women have often been seen as weak creatures in Renaissance patriarchal society so that I will try to analyze the participations of Renaissance women from different perspectives. Renaissance woman like Queen Elizabeth I has been extremely influential to manage and to change the State into a civilized society. The concept of self identity can be considered in gender relationships that is associated with female’s alienation from public life, in other words, women have not any political and social rights because they are limited to the domestic responsibilities in a private environments. As a feminist critics and writer, Simone de Beauvoir believes that an imposed identity which is constructed by society shaped the character of a woman. In this sense, a pure self is ignores by an imposed identity, which is produced by masculine social norms. I will elaborate Shakespeare’s point of view about women’s self identity in Renaissance. I attempt to examine female’s characters in Shakespeare’s tragedies: Macbeth, King Lear, and Antony and Cleopatra. such as Lady Macbeth (Macbeth), Goneril and Regan (King Lear), Cleopatra (Antony and Cleopatra). In addition, I will focus on the character of Queen Elizabeth I and her political solution for challenge with her gender identity in order to be seen as a source of power and authority in England. All women that I mentioned above are plagued with their female gender identity in such a way that metaphorically they conceal behind a mask of masculinity in order to justify by a misogynistic society.…………………………………………………………………………… ÖZ: Bu araştırma 16. yüzyılda İngiltere Rönesansı’nda kadınların rolünü incelemektedir. Kadınlar, ataerkil Rönesans toplumunda genellikle zayıf varlıklar olarak görülmüşlerdir. Bu çalışmada, Rönenans kadınlarının katkılarını farklı açılardan analiz edeceğim. Kraliçe 1.Elizabeth gibi Rönesans kadınları devleti idare etmede ve medeni bir topluma dönüştürmede çok etkili olmuşlardır. Toplumsal cinsiyet ilişkilerinde öz kimlik kavramı kadının toplumsal yaşama yabancılaşmasıyla ilişkilendirilir. Bir diğer deyişle, kadınların siyasi ve toplumsal hakları yoktur; çünkü onlar özel alanda aile içi sorumluluklarla sınırlandırılmışlardır. Feminist bir yazar olarak Simone de Beauvoir, bir kadının karakterinin, toplum tarafından inşa edilen bir kimlik dayatmasıyla şekillendirildiğine inanır. Bu bağlamda, saf bir öz, eril toplumsal normlar tarafından üretilen dayatılmış kimlik tarafından yok sayılır. Shakespeare’nin Rönesans’ta kadınların öz kimliği hakkındaki görüşlerini ayrıntılı olarak inceleyeceğim. Shakespeare’in şu trajedilerindeki kadın karakterlerini incelemeye çalışacağım: Macbeth (Lady Macbeth), Kral Lear (Goneril ve Regan) ve Antonius ile Kleopatra (Antonius ve Kleopatra). Buna ek olarak, Kraliçe 1. Elizabeth karakteri üzerine ve onun İngiltere’de kendisine dayatılan toplumsal kimliğine itirazı ile şekillenen siyasi iktidarı ve otoritesi üzerine odaklanacağım. Yukarıda bahsedilen tüm bu kadınlar, kendilerine biçilen toplumsal cinsiyet kimliği ile sorun yaşamakta ve kadın düşmanı bir toplum tarafından kabul görmek için bir erkeklik maskesi arkasına saklanmaktadırlar.
Description:
Master of Arts in English Language and Literature. Thesis (M.A.)--Eastern Mediterranean University, Faculty of Arts and Sciences, Dept. of Arts, Humanities and Social Sciences, 2013. Supervisor: Dr. Can Sancar.