Abstract:
17 Temmuz 1998 tarihinde, Roma'da gerçekleştirilen Uluslararası
Ceza Mahkemesi Kurulmasına Dair Birleşmiş Milletler Roma Diplomatik
Konferansı sonucunda, Uluslararası Ceza Mahkemesinin Statüsü yüz
yirmi ülkenin desteğiyle kabul edilmiştir. Böylelikle, soykırım, insanlık
aleyhine suçlar ve savaş suçları işleyen bireylerin bir uluslararası ceza
mahkemesince yargılanıp, cezalandırılmaları gereği ortaya konmuştur.
Şunu belirtmek gerekir ki, uluslararası toplum bu aşamaya kolay
gelmemiştir. Yaklaşık elli beş yıllık bir sürecin sonucu olan bu
Konferansın hazırlıklarına, bir bakıma Nürmberg Uluslararası Askeri
Ceza Mahkemesinin kuruluşuyla başlanmış, daha sonra ise Tokyo
Uluslararası Askeri Ceza Mahkemesinin kuruluşu, daha yakın tarihlerde
ise Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Ruanda
Uluslararası Ceza Mahkemesinin kuruluşu aşamalarından geçilerek
sonuca ulaşılmıştır. Uluslararası Ceza Mahkemesinin kuruluşunu elli yıl
geciktiren en önemli neden ise devletlerin hükümranlık hakları
konusundaki hassasiyetleridir. Gerçekten, uluslararası ceza mahkemesi
kurulması, devletlerin hükümranlık haklarının bir uzantısı olan ceza
yargılamasının sınırlanması anlamına geliyordu ki bu da egemen devletler
tarafından kabul gören bir durum değildi.
Soykırım, savaş suçları ve insanlık aleyhine suçların uluslararası
toplumun barış ve güvenliğini tehdit eden suçlar olduğu açıktır.
Dolayısıyla bu suçların cezasız kalmasını düşünmek olanaksızdır.
Uluslararası toplum 20. yüzyılda birçok insan hakları ihlaliyle karşı
karşıya kalmıştır. Yine 20. yüzyılda iki dünya savaşı yaşanmış, bunların
sonucunda birçok insan ölmüş ve birçoğu da çok büyük acılar çekmiştir