Abstract:
Siyasetin yeri, hem Batı edebiyatında hem de Türk edebiyatında azımsanmayacak
ölçüdedir. Siyaset, hem yazar ve şair kimliklerinde, hem de ortaya konan eserlerde kendini gösterir. Siyasetin değişik bilim dallarında hissettirdiği etkiyi edebiyatın hanesinde de görürüz. Edebiyatımızın 1839 Tanzimat Fermanı’yla girdiği yenileşme devresi, bizzat
siyasal olayların içinden geçerek oluşum kazanmaya çalışmıştır. Bu yenileşmenin ilk mensuplarından Şinasi, Namık Kemal ve Ziya Paşa’nın önemli roller üstlendiklerine tanık oluruz. Hem o devrenin şiir çizgisinde, hem de Tük edebiyatında, 1872’den bugüne dek sayısı dört bini geçen popüler tür romanın siyasetle barışık yanlarını yakından hissedebiliriz.Edebiyat bilimi ve edebiyat tarihinin önemsediği bir tür olan roman, sosyal
hayat, dünya görüşü, felsefî çerçeve, düşünce iklimi noktalarında, hemen hissedilmeyen
bir mesajı, algılatmayı da içinde barındırır. Bu nedenle, siyasal bakış, romancı dünyasında, kahramanların ele alınış/işleniş biçimlerinde saptanabilir. Problemin özümsenişi ve olayların aktarımı, yazar kimliğini de açığa çıkarır. Hemen belirtmek gerekir ki, edebiyatımızın Tanzimat, Meşrutiyet, Cumhuriyet devri gibi dönem veya devrelere ayrılışında, son yüzelli yılın siyasal olaylarının etkisi vardır.