The focus on global food security entered global academic discourse following the food conference in 1943 convened at the behest of the president of the United States of America (USA), Franklin Delano Roosevelt ––coinciding with the period of the Second World War period (WWII). The then President of USA mentioned above reiterate the ‘freedom of speech; freedom of worship; freedom from want and freedom from fear’ during this period. These lead to the creation of the United Nations Food and Agricultural organization (FOA). The central focus of the organization in relation to the food conferences that followed was generally to address the objective of freedom of want declared by President Roosevelt in relation to food insecurity.
In this thesis, the challenges and prospect of food security is critically examined with respect to the Horn of Africa with particular focus on South-Sudan and Ethiopia. The Horn of Africa is notoriously known for its acute food shortages and hence regarded as the most food insecure part of the world. The region is characterized by a high occurrence of drought and arm conflict (UNFAO, 2017). The theoretical approach followed in this thesis is derived from the securitization theories credited to the Copenhagen School and the Aberystwth School, respectively. These schools of thought constitute a part of the post-modern movement in International Relation scholarship––known as the post-positivist–which became influential in the post-cold war era in the study of securitization. The methodological approach followed is based on critical examination of related empirical literature on the subject matter of food security from various sources. In most studies, food insecurity challenge is linked to extreme weather conditions and natural hazards in the Horn of Africa. In Ethiopia and South-Sudan whereas extreme weather conditions plays significant role, civil war, armed conflicts, structural problems and corruption are the major cause of the food security crisis in both countries. The strengthening of regional security framework to ensure peace and stability in the Horn of Africa––promoting credibility in the national food security institution and embarking on sustainable government policies towards addressing the pervasive corruption and structural problems are recommended as prospects to addressing the challenges of the food insecurity in the selected countries in particular and the Horn of Africa in general.
ÖZ: Küresel gıda güvenliği üzerinde odak Gıda Konferansı 1943'te toplandı, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Franklin Delano Roosevelt -Başkan buyruğuyla genel akademik söylem aşağıdaki girdi-İkinci Dünya Savaşı dönemi (WWII) dönemi ile rastlayan. Yinelemek bahsedilen ABD o zaman Başkan ' ifade özgürlüğü; ibadet özgürlüğü; Özgürlük istiyorum ve korkusuzca ' Bu dönemde. Bunlar Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FOA) oluşturulmasına yol açıyor. Örgütün, takip eden gıda konferanslarıyla ilgili odak noktası genel olarak Başkan Roosevelt'in gıda güvensizliğiyle ilgili olarak ilan ettiği istemsizlik hedefini ele almaktı. Günümüz tezinde, gıda güvenliği ile ilgili zorluklar ve ihtimal, Güney Sudan ve Etiyopya odaklı Afrika boynuzuyla eleştirel bir biçimde incelenmektedir. Afrika Boynuzu, akut gıda sıkıntısı nedeniyle bilinir ve bu nedenle dünyanın en gıdası güvensiz bir parçası olarak görülür. Bölge, kuraklık ve silah çatışmasının yüksek oranda görülmesi ile karakterize edilmiştir (UNFAO, 2017). Bu tezde izlenen kuramsal yaklaşım sırasıyla Kopenhag Okulu ve Aberystwyth Okulu'na verilen seküritizasyon teorilerinden türetilmiştir. Bu düşünce okulları, post-modern hareketi, Soğuk Savaş döneminde menkul kıymetleştirmeyi incelerken etkili olan Uluslararası İlişki Bursu'nda (post-pozitivist olarak da bilinir) oluşmaktadır. İzlenen metodolojik yaklaşım, çeşitli kaynaklardan gelen gıda güvenliğine ilişkin ilgili ampirik literatürün eleştirel incelemesine dayanmaktadır. Yapısal sorunlara ek olarak, gıda güvencesizlik mücadelesi aşırı boy hava koşullarına ve Afrika boynuzundaki silahlı çatışmalara bağlıdır. Etiyopya'da Güney-Sudan'da aşırı hava şartları önemli bir öneme sahipken, iç savaş ve çatışmalar ülkedeki gıda güvenliği krizinin ana nedenidir. Afrika boynuzundaki barış ve istikrarı sağlamak, ulusal gıda güvenlik kurumunda güvenilirliği artırmak ve sürdürülebilir hükümet politikalarına girmek için bölgesel güvenlik çerçevesinin güçlendirilmesi, genel olarak Afrika boynuzundaki gıda güvensizliğinin meydan okumalarına yönelik beklentiler olarak önerilmektedir.