İnsanın ilk yaşam evresi olan çocukluk dönemi, mimari ögelerle tetiklenen duygu bileşenlerini
örgütleyerek, çevreye dair anlamlı bağlantılar kurma sürecinin temelini oluşturmaktadır. Bu
bağlantılar bellekte “mimarlık hafızası” oluşumu için zihnine yerleşen mekân deneyimleri
üzerinden şekillenir. Erken çocukluk döneminde, mekân ile kurulan ilişkilerle başlayan mimarlık hafızasının kodlanması, ‘bellekte saklanma (depolanma) ve çağrılma (hatırlanma)’ aşamaları için gereken deneyimleri oluşturmaktadır. Çocukluğun geçtiği en önemli mekân, yuva olarak kabul ettiği evidir. Ev, özel ve bireysel özellikler içerirken; çocuğun yaşıtları ve toplumun diğer bireyleri ile yakın ilişkiye girdiği ikinci önemli yapı türü ise okuludur. Çocuğun yaşadığı mahallesi ve çevresi ise onu etkileyen diğer bir ortamdır. Bu çalışmada, çocukluk döneminde başlayan mimarlık hafızasının oluşum süreci; “Ev, aile ve yaşam alanları”, “Eğitim yapıları” ve “Sokak, mahalle ve kent” ölçeklerinde ele alınmış; gözlemler ışığında Kuzey Kıbrıs’ta bu mekânlar üzerinde tespitler yapılmıştır. Saptamalar sonunda, mimarlık nesnesinin kalıcı belleğe doğru yerleşmesi ve bu bilgilerin sürdürülebilirliği açısından Kuzey Kıbrıs için öneriler geliştirilmiştir. Çalışmada, vurgulanan tespit ve önerilerin çocukluk döneminde bellekte kodlanan mimari ögelerin anlamlandırılarak uzun süreli hafızada yer edinebilmesi için değerlendirilmek üzere sorumlu kurum, kuruluş ve örgütlere iletilmesi amaçlanmaktadır. Sonuç olarak, kültürel mirasın korunması için kamuoyu ve denetim mekânizmaları oluşturma; eşitlikçi, herkesin kullanımına uygun ve özgürlükçü kamusal alan talep ve teşvik etme; çocuklara yönelik ‘mimarlık ve çevre’ temalı eğitim programları düzenleme ve zaman ve bağlamdan kopuk imgelerle, işverenin kâr amaçlı taleplerine teslim olarak üretilen kimliksiz mekânlara karşı ülkesel mimarlık etiği yasaları oluşturma konularında ortak politikalar oluşturulmalıdır. Ayrıca mimarlık eğitiminin odak noktası da mimari anlam olarak geliştirilmelidir.
Childhood period, being the first part of our lives, forms the foundations of environmental
cognition and attaching meaning generation mechanism by organising emotional components
with the help of architectural objects. These connections are formed by user experience of a
particular space and stored on “architectural memory” of human being. Storing to the memory
and recalling from memory requires the user – space experience from the early childhood
period. Home, is the most important place in the first phase of an individual’s life. While home
involves private and individualist features, schools are the second most important building
type where the child interacts closely with his peers. The neighbourhood is the next important
environment influencing the life of a child. Within this context, analysis of childhood spaces,
and the process of formation of architectural memory has been examined in the axis of “home, family and living spaces”, “educational public buildings”, and “street, neighbourhood, and city”. Based on the observations in North Cyprus, some determinations and suggestions were drawn to store and preserve the architectural objects on permanent memory. The study refers to the encoded architectural phenomenon from the childhood memories and aims to deliver these encoded data to the responsible bodies (such as institutions and NGOs) for assessment and for utilisation of long term memory. As a result, it is suggested to develop a platform for public opinion and establish controlling bodies, with an aim of demanding equal, available free public space and `architecture and environment`. Additionally themed educational programmes should be organised while the opposition to the time and detached context image, profit based constructed spaces without identity is sustained by developing local architectural ethics legislations. Furthermore the focus of the architecture education should be developed in the line of architectural meaning.