Abstract:
Zemini giderek belirsizleşen bir mimarlık pratiği için nasıl bir mimari özden bahsedebiliriz?
Yapılı çevre, iktidar ve sermayenin güdümünde şekillenmekte ve her geçen gün daha vahşi bir kentsel tüketim mekanizmasına entegre olmaktadır. Mimarlık eğitimi de, pratiğe ve piyasa taleplerine bağlı olduğu ölçüde, bu sisteme uyum sağlayacak bireyler yetiştirmekte, itaatkar, meşrulaştırıcı tasarımcılar mezun etmektedir. Ancak etik değerlerin ve sosyal kaygıların olmadığı bir mimarlık pratiği alanında, uçsuz bucaksız inşaatların olduğu; ancak tasarımın, özgünlüğün ve bağlamın sorgulanmadığı, metalaşan yapılı çevrede, salt itaatkârlık iş bulmanın garantisi değil. Yapsat kentlerin ortasında, mimarın ne adı var ne de işi. İşsizlik oranı en yüksek olan mesleklerden biri olması da bu yüzden . Mimarın görev tanımı da giderek daralıyor. Bütün yapının, mimarın sorumluluğunda olduğu, ilgili diğer disiplinleri yönlendirmesi gereken kişiyken, bugün şantiyede sadece bina kabuğu hakkında görüşü alınan, nesli tükenmeye yüz tutmuş bir meslek grubunun üyesi olarak kendini buluyor.
Description:
Akbil, A., Boğaç, C., Uluçay, B. (2014). Mimarlığın Özü: Ortak Zemin Arayışı (The Essence of Architecture: The Search for Common Ground), III. Mimarlık ve Eğitim Kurultayı: “Mimarlık ve Meslek Alanında Bütünleşme ve Dayanışma”, Kıbrıs Türk Mimarlar Odası, Nicosia, North Cyprus, 31 January 2014, pp.52-56