Each city has got a different story and a true life story. In divided cities it is possible to read this story on the items of conflict, physical and social division and separation. The city Nicosia which is the capital of Cyprus Island for a long time is a city which also symbolises a ‘divided city’. During this period Nicosia has experienced several political, social, structural and economical changes. Especially the Walled City was a centre with its physical and social structure, but the division wall which passes from the centre turned into the Green Line’s edge-border position. Because of the differentiations in the dynamics, which feeds the city, the socio-spatial structure of the Walled City has changed and this is reflected to the daily life. In the context, it is examined how Nicosia and people from Nicosia, perceived and explained the border line if it is a part of daily life and examined the socio –spatial changing.
In this study different readings and personal observations; textual and visual archives and in-deep interview techniques are used to read Nicosia again, the intangible aspects of border-line, its impacts to daily life. The migration stories, lived lives, memories depend on the space and experiences of divided/whole Nicosia of Turkish Cypriots who think Cyprus is Nicosia and ,Nicosia is the Walled City take place in-dense at this work.
As a result, in thesis; the notions of ‘division’, ‘line’, and ‘others’ are studied as well as the city’s transformation and the architecture’s shaping, in order to understand the reflections of it today. The ‘citizens and city’ and ‘city and media’ were performed a discussion platform for to develop, critical and intellectual practise.
ÖZ:
Her kentin ayrı bir hikayesi, ayrı bir yaşanmışlık öyküsü vardır. Bölünmüş kentlerde ise bu hikayeyi çatışma, fiziksel veya sosyal bölünme, ayrışma gibi kavramlar üzerinden okumak mümkündür. Kıbrıs adasına uzun bir süredir başkentlik görevini sürdüren Lefkoşa kenti de, ‘bölünmüş kent’ kavramına giren şehirlerdendir. Bu süreç içerisinde Lefkoşa, birçok politik, sosyal, yapısal ve ekonomik değişime sahne olmuştur. Özellikle Suriçi bir dönem fiziki ve sosyal yapısı ile merkez konumundayken, tam ortasından geçen bölünme duvarı – yeşil hat ile, kenar - sınır konumuna dönüşmüştür. Şehri besleyen dinamiklerin farklılaşmasıyla, Lefkoşa Suriçinin sosyo-mekansal strüktürü de değişime uğramış ve günlük hayata yansımıştır. Tez kapsamında bu değişimin Lefkoşa’nın ve Lefkoşalıların belleğinde nasıl anlamlandırıldığı, sınırın günlük hayatın bir parçası olup olmadığı sorgulanmaya çalışılmış ve sosyo-mekansal değişimi irdelenmiştir.
Bu bağlamda Lefkoşa’yı tekrar okuyabilmek, sınırın gözle görülmeyen yönlerini ve gündelik hayattaki etkisini açığa çıkarmak için çalışmada; farklı okumalar ve kişisel gözlem yanısıra yazılı ve görsel arşiv ile derinlemesine görüşme yöntemleri kullanılmıştır. Kıbrıs’ın Lefkoşa, Lefkoşa’nın da Suriçi olduğunu düşünen Kıbrıslı Türklerin göç hikayeleri, yaşanmışlıkları, mekana dair anıları ve bütün / bölünmüş Lefkoşa’yı deneyimleme biçimleri de, tez kapsamında yoğunlaşılan konular arasındadır.
Sonuç olarak, tezde, ‘Bölünme’, ‘sınır’ ve ‘diğerleri’ kavramları doğrultusunda, şehir dönüşümü ve mimarinin şekillenmesini; hem mekansal, hem toplumsal anlamda
bugüne yansımasını daha iyi anlamak için çalışma, şehirle - yaşayanlar ve şehirle - medya arasında, alternatif bir tartışma platformu oluşturularak, eleştirel ve düşünsel bir pratik geliştirilmeye çalışılmıştır.