dc.description |
SUNUŞ: Hilmi Kılgın, TMT mensuplarının ifadesiyle “Hilmi Komutan”ın adını, Güvenlik Kuvvetleri 1nci Alay Komutanlığı yaptığım dönemde birçok Mücahitten duymuştum. Özellikle Mağusa Sancağı’nda Dal II olarak yapmış olduğu özverili çalışmalar birçok kişiye örnek olmuştu. Hilmi Kılgın ile dönemin KTBK Komutanı’nın 13 Haziran 2007 akşamında Beyaz Ev’de
vermiş olduğu bir kokteyl sırasında tanışmıştık. Aynı masada uzun süren bir
sohbetimiz olmuştu. Tabii ki bu ilk görüşmemizin Hilmi Kılgın ile son görüşmemiz olduğunu bilemezdim. Nitekim, o akşam beyin kanaması geçirmiş ve 26 Haziran 2007’de de maalesef vefat etmişti. Uzun yıllar görev yaptığı Gazimağusa’da, 27 Haziran’da icra edilen cenaze törenindeki yoğunluk da Kılgın’ın, kendisini adadığı bu toplum tarafından ne kadar
sevildiğinin bir göstergesi idi. Hilmi Kılgın’ın bir başka özelliği daha vardı. Çok iyi bir arşivciydi. Fiilen çalıştığı döneme ve hatta emekli olduktan sonraki zamanlara ait birçok
konudaki dokümanı arşivlemişti. Bu dokümanlar, Hilmi Kılgın ve O’nun mücadele arkadaşlarının “TMT andına halel getirmeden”, “Varoluş Mücadelesi” sürecinde yaşananları gelecek kuşaklara aktarmak için çok önem taşımaktadır. Aslında Kılgın, bu görevi de kendisi yerine getirmeyi çok isterdi. Nitekim, yakın çevresine de bu düşüncesini sık sık dile getirirdi. Kendisiyle ilk ve son görüşmemiz olan akşam aynı konuyu bana da söylemiş ve bununla ilgili olarak uygun bir zamanda yeniden görüşmek üzere sözleşmiştik. Ancak, maalesef buna ömrü yetmedi. TSK’dan emekli olup, Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde akademisyenliğe başladıktan yıllar sonra, Şubat 2019’da birgün, ofisimde beni ziyarete gelen
merhum Hilmi Kılgın’ın oğlu Turgay Kılgın, babasının arşivinin önemli bir
kısmının kendisinde olduğunu ve bu belgelerin doğru şekilde
değerlendirilerek babasının hatırasını canlı tutmak istediğini belirterek, bu
konuda kendisine destek olup olamayacağımı sordu. Ben de yaklaşık 12 yıl
önce Hilmi Kılgın’la yapmış olduğumuz konuşmayı hatırlayarak, bu desteği
memnuniyetle yapabileceğimi belirttim. Arşiv, karışık konulardaki birçok belgeden oluşmaktaydı. Öncelikle bunları konu ve tarih sırasına göre tasnif ettik ve bu kaynaklardan ne şekilde sonuçlar çıkarabileceğimizi değerlendirdik. Tasnif konusunda Mücahit Komutanı
Ahmet Sevinç’in de bize büyük desteği oldu. Ayrıca kitabı yazarken de bazı olayların teyidinde kendisinden gördüğüm destek için ayrıca teşekkür ediyorum. Süreç içerisinde el yazılı veya daktilo ile yazılmış yazıların birçoğu bilgisayarda word programına aktarıldı. Tasnif ve değerlendirme tamamlandıktan sonra belgelerin esasını, Hilmi Kılgın’ın Dal-II görevinde bulunduğu Mağusa Sancağı’na ait bilgiler oluşturduğu için, öncelikle bu
belgeler ışığında Mağusa Sancağı’nın Varoluş Mücadelesi’ndeki yerini anlatan bir kitap oluşturmanın uygun olacağını değerlendirdim. Bu çerçevede çatısını Sancak Ceridesi’nin oluşturduğu, diğer belgelerle de gelişen olayların desteklendiği bir kitap meydana geldi. Bazı olaylar, o dönemleri yaşamış olan canlı şahitlerin ifadeleriyle teyid edildi.
Nihayet, yaklaşık birbuçuk yıllık çalışma sonunda merhum Hilmi Komutan’ın hatırasına yakışan bir eserin meydana geldiğini düşünüyorum. Bugün özgür ve huzurlu bir hayat yaşanmasını sağlamak için kahraman mücahitlerimizin geçmişte neler yaşadıklarını ve neler yaşayamadıklarını, gelecek nesillere kısmen de olsa aktarabildiysek ne mutlu bizlere… Bu eserin oluşmasında öncelikle bu dokümanları bir araya getirerek
bugünlere gelmesini sağlayan Hilmi Komutanı rahmet, minnet ve şükranla
anıyoruz. Ruhu şad olsun…
Babasının vefatından sonra belgeleri ortaya çıkararak, tozlu kutularda kalıp,
kaybolmasını engelleyen ve bizden sonraki kuşakların da geçmişlerini
öğrenmelerine katkı sağlayan ve kitabın yazım aşamasında da desteğini
gösteren Hilmi Komutan’ın oğlu Turgay Kılgın’a da teşekkür ediyorum.
Turgay Bülent Göktürk |
en_US |