The consequences of human activities on the ecosystem and the environment have its inherent implications. This has been a topical discourse among energy economist /environmental practitioners and government officials saddled with the mandate to formulate energy blueprint and action plans. Thus, the need to carefully underpin the root cause and propose possible ways to mitigate against the protection of the environment is pertinent in a time of global consciousness towards green energy sources. This thesis is based upon this motivation. The thesis is structured into four parts. First, the investigation of energy use and economic growth nexus from 1960 to 2016 in South Africa while accounting for capital, labor, and carbon dioxide emissions. We applied Bayer and Hanck (2013) combined co-integration approach, Pesaran, et al. (2001) bounds test and Kripfganz and Schneider (2018) critical values and approximate p-values. The empirical evidence finds support for a long-run equilibrium relationship among investigated variables. The Granger causality test indicates one-way causality from energy use to economic growth, validating the energy-led growth hypothesis. Our study found an inverted U-shaped pattern between energy use and economic growth in the long run. This finding suggests that at a higher level of economic development there is less intensification of energy consumption, hence, signifying a decline in energy intensity while validating energy efficiency in South Africa.
The second strands of this thesis proceed to examine the long-run and causal interaction between, renewable energy consumption, non-renewable energy consumption, and economic growth in a carbon function. The current study
incorporates natural resources rent to the model as an additional variable. Empirical evidence is based on a balanced panel data between annual periods of 1996-2014 for selected EU-16 countries. The Kao test reveals a cointegration between carbon dioxide emissions, economic growth, natural resources rent, renewable, and nonrenewable energy consumption. The Panel Pooled Mean Group-Autoregressive Auto regressive distributive lag model (PMG-ARDL) suggests a positive significant relationship between the countries’ natural resource rent and CO2 emissions in the long-run. Implying that the overdependence on natural resource rent affects environmental sustainability of the panel countries if conservation and management options are ignored. Our study affirms that nonrenewable energy consumption and economic growth increase carbon emission flaring while renewable consumption declines CO2 emissions. The panel causality analysis reveals a feedback mechanism between economic growth, renewable, and nonrenewable energy consumption. We further observed a feedback causality between natural resources rent and economic growth. Effective policy implications could be drawn toward cleaner and environmentally friendly energy sources, especially in attaining the Sustainable Development Goals.
The third strand of this dissertation offers a new perspective to the electricity-led growth hypothesis for the case of Pakistan. The dissertation revisits the interaction between electricity consumption, real gross domestic product and carbon dioxide emissions in Pakistan. To this end, our study relies on annual data from 1971-2014 for the econometric analysis while accounting for the structural break(s). According to the Maki cointegration test, a cointegration equilibrium relationship exists among electricity consumption, economic growth and carbon dioxide emissions. The empirical findings from Toda-Yamamoto causality test provided the following insights: (i) A unidirectional causality was found running from economic growth to
electricity consumption. Thus, this study validates the conservative hypothesis, meaning that in Pakistan, conservative energy strategies cannot harm economic progress. (ii) Causality was also found running from electricity consumption to carbon dioxide emissions. This implies that industrial activities trigger an increase in carbon emissions flaring which in return translates into environmental degradation. This outcome has inherent policy implications which are further discussed in the conclusion section.
Finally, the last section of this dissertation dwells on electricity consumption, carbon dioxide emissions and economic growth for the case of Zimbabwe. To achieve this, the study set off by examining the stationarity properties of the variables under review with the Zivot-Andrews (1992) unit root test that accounts for a single structural break. Subsequently, Maki (2012) cointegration test, which accounts for multiple structural breaks, is applied for equilibrium relationship between the variables under review while the long run regression of dynamic ordinary least square (DOLS) is employed for long-run coefficients as estimation procedures. In order to account for the direction of causality flow the Toda-Yamamoto (1995) causality test is used for annual frequency data set spanning from 1971-2014. Empirical evidence from the Maki cointegration test shows that there exists a long-run equilibrium relationship between electricity consumption, carbon dioxide emissions and real gross domestic product per capita over the sampled period. The long-run regression suggests that there exists a positive statistically significant relationship between real income and electricity consumption. Thus, corroborating the electricity-led growth hypothesis. This result is supported by the causality test, as one-way causality is observed running from electricity consumption to real gross domestic product. Thus, this is suggestive to government administrators and policymakers that the Zimbabwean economy is
electricity dependent. However, there is a tradeoff for environmental quality. As increase in electricity consumption increases carbon dioxide emissions. The need for diversification of Zimbabwe energy portfolio to cleaner and environmentally friendly energy sources is recommended given the world global consciousness for cleaner energy consumption.
Keywords: Energy conservation hypothesis, energy consumption, combined cointegration, Dynamic causality, Renewable energy consumption, non-renewable, Electricity Consumption, Economic Growth, Maki Cointegration, South Africa, and Pakistan.
ÖZ:
İnsan faaliyetlerinin ekosistem ve çevre üzerindeki sonuçlarının kendine has etkileri vardır. Bu, enerji planını ve eylem planlarını formüle etme zorunluluğuyla ilgilenen enerji ekonomisti / çevre pratisyenleri ve hükümet yetkilileri arasında güncel bir konu olmuştur. Bu nedenle, çevresel problemlerin kök nedenini dikkatlice araştırmak ve çevrenin korunmasına karşı önlem almanın olası yollarını önerme ihtiyacı, yeşil enerji kaynaklarına karşı küresel bilinçlenme döneminde geçerlidir. Bu tez, bu motivasyona dayanmaktadır. Tez dört bölüme ayrılmıştır. İlk olarak, Güney Afrika'da 1960'tan 2016'ya enerji kullanımı ve ekonomik büyüme ilişkisi, sermaye, emek ve karbondioksit emisyonları dikkate alınarak araştırılmıştır. Bu ilişkiyi araştırmak için Bayer ve Hanck (2013) eşbütünleşme yaklaşımı, Pesaran ve ark. (2001) sınır testi ve Kripfganz ve Schneider (2018) kritik değerleri ve yaklaşık p değerleri uygulanmıştır. Ampirik kanıt, incelenen değişkenler arasında uzun dönemli bir ilişki olduğunu desteklemektedir. Granger nedensellik testi, enerji kaynaklı büyüme hipotezini doğrulayarak, enerji kullanımından ekonomik büyümeye tek yönlü bir nedensellik ilişkisi olduğunu göstermektedir. Çalışmamızda, uzun vadede enerji kullanımı ile ekonomik büyüme arasında ters U şeklinde bir ilişki bulunmuştur. Bu bulgu, daha yüksek bir ekonomik gelişme düzeyinde, enerji tüketiminde daha az yoğunlaşma olduğunu, dolayısıyla Güney Afrika'da enerji verimliliğini doğrularken enerji yoğunluğunda bir düşüş olduğunu göstermektedir.
Tezin ikinci kısmında, bir karbon fonksiyonunda yenilenebilir enerji tüketimi, yenilenemeyen enerji tüketimi ve ekonomik büyüme arasındaki uzun dönem ve nedensellik ilişkisi incelenmektedir. Bu çalışma, kiralanan doğal kaynaklar modele ek
bir değişken olarak dahil edilmiştir. Ampirik sonuçlar, seçilen AB-16 ülkeleri için yıllık 1996-2014 dönemleri arasındaki dengeli bir panel verilerine dayanmaktadır. Kao testi, karbondioksit emisyonları, ekonomik büyüme, doğal kaynaklar kirası, yenilenebilir ve yenilenemeyen enerji tüketimi arasında bir uzun dönemli bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Panel Havuzlanmış Ortalama Grup-Gecikmesi dağıtılmış otoregresif model (PMG-ARDL) sonuçları, uzun vadede ülkelerin doğal kaynak kirası ve CO2 emisyonları arasında pozitif bir ilişki olduğunu göstermektedir. Koruma ve yönetim seçeneklerinin göz ardı edilmesi durumunda, doğal kaynak kirasına aşırı bağımlılığın panel ülkelerinin çevresel sürdürülebilirliğini etkilediği ortaya konmuştur. Çalışmamız, yenilenemeyen enerji tüketiminin ve ekonomik büyümenin karbon salınımını artırdığını, yenilenebilir tüketimin CO2 emisyonlarını azalttığını doğrulamaktadır. Panel nedensellik analizi, ekonomik büyüme, yenilenebilir ve yenilenemeyen enerji tüketimi arasında bir geri bildirim mekanizması ortaya koymaktadır. Ayrıca, doğal kaynak kirası ile ekonomik büyüme arasında bir geri beslemeli nedensellik ilişkisi bulunmuştur. Özellikle sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için daha temiz ve çevre dostu enerji kaynaklarına yönelik etkili politika sonuçları çizilebilir.
Bu tezin üçüncü kısmı, Pakistan için elektrik kaynaklı büyüme hipotezi üzerine yeni bir bakış açısı sunmaktadır. Tez, Pakistan'da elektrik tüketimi, reel gayri safi yurtiçi hasıla ve karbondioksit emisyonları arasındaki ilişkiyi incelemektedir. Bu amaçla, çalışmamız, yapısal kırılmayı dikkate alan ekonometrik analizler için 1971-2014 yılları arasındaki yıllık verilere dayanmaktadır. Maki eşbütünleşme testine göre, elektrik tüketimi, ekonomik büyüme ve karbondioksit emisyonları arasında uzun dönemli ilişki vardır. Toda-Yamamoto nedensellik testinden elde edilen ampirik bulgular: (i) Ekonomik büyümeden elektrik tüketimine tek yönlü bir nedensellik
ilişkisi bulunmuştur. Bu nedenle, bu çalışma muhafazakâr hipotezini doğrular, yani Pakistan'da muhafazakâr enerji stratejileri ekonomik ilerlemeye zarar veremez. (ii) elektrik tüketiminden karbondioksit emisyonlarına da tek yönlü nedensellik ilişkisi bulunmuştur. Bu sonuca göre, endüstriyel faaliyetler, karbon salınımında bir artışa neden olur ve bunun karşılığında çevresel bozulmaya neden olduğu bulunmuştur.
Son olarak, bu tezin son bölümünde, Zimbabwe için elektrik tüketimi, karbondioksit emisyonları ve ekonomik büyüme ilişkisi ele alınmıştır. Bu amaçla çalışmada öncelikle, incelenen değişkenlerin durağanlık özelliklerini incelemek için tek bir yapısal kırılmayı dikkate alan Zivot-Andrews (1992) birim kök testi uygulanmıştır. Daha sonra, birden fazla yapısal kırılmayı hesaba katan Maki (2012) eşbütünleşme testi incelenen değişkenler arasındaki denge ilişkisine uygulanırken, dinamik en küçük kareler yöntemi (DOLS) uzun dönem regresyonu tahmin prosedürleri olarak uzun dönem katsayıları için kullanılır. Nedensellik ilişkisinin yönünü belirleyebilmek için, Toda-Yamamoto (1995) nedensellik testi, 1971-2014 arasında değişen yıllık frekans verileri için kullanılmıştır. Maki eşbütünleşme testinden elde edilen ampirik sonuçlara göre, incelenen dönemde elektrik tüketimi, karbondioksit emisyonları ve kişi başına düşen reel gayri safi yurtiçi hasıla arasında uzun dönemli bir ilişki bulunmuştur. Uzun dönem regresyon sonuçları ise reel gelir ile elektrik tüketimi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğunu göstermektedir. Böylece, elektrik kaynaklı büyüme hipotezini desteklemektedir. Bu sonuç nedensellik testi ile de desteklenmektedir, çünkü elektrik tüketiminden reel gayri safi yurtiçi hasılaya doğru tek yönlü nedensellik ilişkisi gözlemlenmiştir. Bu nedenle, devlet yöneticileri ve politika yapıcılar için Zimbabwe ekonomisinin elektriğe bağlı olduğu öne sürülmektedir. Ancak, çevresel kalite için bir dezavantaj var. Elektrik tüketimindeki artış, karbondioksit emisyonunu artırdıkça. Zimbabwe enerji portföyünün daha temiz ve çevre dostu enerji
kaynaklarına çeşitlendirilmesi ihtiyacı, daha temiz enerji tüketimi konusunda dünyaya duyduğu dünya bilinci göz önünde bulundurulması önerilir.
Anahtar Kelimeler: Enerji tasarrufu hipotezi, enerji tüketimi, kombine eşbütünleşme, Dinamik nedensellik, Yenilenebilir enerji tüketimi, Yenilenemeyen enerji tüketimi, Ekonomik Büyüme, Maki Eşbütünleşme, Güney Afrika ve Pakistan.
